3 Aralık 2010 Cuma





selenin ilk anıtkabir gezisi..atatürkün müzesini gezmiş ,askerleri görmüş birde çiçek bırakmışlar (mozeleye sanırım anlatmaya çalıştıklarından anladım)..10 kasım haftası olduğundan kalabalık bi zamana denk geldi ama mutluydu eve döndüğünde..
kreş gezilerine bayılıyor zaten...

23 Kasım 2010 Salı

rutinimize döndük 9 günlük bayram tatilinden sonra,babası işe ardından selen kreşe..kaldık oğluşla başbaşa bugün yine..kreş okulunu özlemiş kızımcım koşa koşa indi merdivenleri sabah servis gelince..
babamızın bayram koşturmacası bol olduğundan işyerinde sadece 2 tamgün bizimleydi selen için sıkıcı oldu bu durum gün boyu anne ile:)
bol bol resim çizdi kesti tekrar temiz sayfaya yapıştırdı,bebeklerini uyuttu karınlarını doyurdu,parka çıktık her fırsatta..
birde hastalık olmasaydı benim için çok sakin bir haftaydı diyebilirim..nerdeyse bir aydır süren gece öksürükleri hafif burun akıntıları seloşun boğaz kızarıklığı erenin kulak bombesi ile son bulacak bir poşet ilaçla döndük drdan:( enerjilerinden bişey kaybetmeselerde gece öksürük krizleri can sıkıyor..
erenin çenesi fena çözüldü hiç susmuyor ,sohbet ediliyor yani artık:)
selense espri şaka arsındaki farkı yakalama peşinde..karagöz kitapları okuyoruz, her ağzından çıkan yalnış cümle sonunda ''bende iyice karagöz oldum ''diye dolanıyor sonrada uzuyorda uzuyor...

8 Kasım 2010 Pazartesi

şu aralar erenin favori kelimesi YANİ
-yani benim mandalı(kumandalı)arabam varya..
-yani benim mustafa babama söylemiştimya..
-yani ahsen arkadaşımya..
böyle binlerce cümle kuruyor gün içinde ..

23 Ekim 2010 Cumartesi

25 ağustostu erenin bezini çıkardığımız,bir arpa boyu yol alamadık hala,ne inatçıymış oğluşum yada selen ile kıyaslıyorum sürekli ondan böyle düşündürüyor..
tutmayı öğrendi ,wcye gidince yapıyor ama neden hala söylemiyor anlayamıyorum..
çokmu götürüyorum söylemesine fırsat vermeden diye bikaç bekleme girişimim pantolona kaçırma ile sonuçlandı..
birde geçen hafta iki gün sürekli ıslak yakaladım ,yeter artık sarıp bezini yaza deneriz diye düşünmeye bile başlamıştım..şimdi daha iyi ,peygamber sabrı lazımmış.. diyorlarya kızmayın sert davranmadan anlatmaya çalışın ,10 dakika arayla üç defa çamaşır değiştirince öyle kızmadanda yapılabilirmi...
bi defasında suratımı astım çamaşırlarını değiştiriyorum
-anne seni sevmiyorum
-neden eren :(((??
-tiloduma çiş yapmışsın bak
suçu üstüme atacak kadar kendini biliyor ama hala söylemiyor :))
kısa zamanda muvaffak oluruz inşallah..

18 Ekim 2010 Pazartesi

ohh bitti bu akşamki yatağa girme savaşımızda...cidii anlamda savaş halindeyiz aman keyifli girsinler yatağa bi huysuzluk çıkmasın huzurla uyusunlar diye ter döküyorum..bir saat bir asır gibi, allahım her gecemi aynı şeyler yaşanır..sütten önce oyuncaklar, bütün dağınığı topluyoruz herkese bi görev ki seloş anında kaytarma taraftarı (ben çok yorulmuşum, uykumda çok gelmiş)
anne yapar  yinede selen yorulmuş olur..
süt için mutfağa girmemle içerden oyuncak tıkırtıları yükselmiş oluyor bile,offff yeni toplamamışmıydıkkk..
selen hanımın sütü diyorumya her gece aynı şeyler yaşanıyor,
-hadi gözlerini kapat anne ,arkanı dön bakalım bi sürpriz gelecek, sen oturma odasına gidip gelebilirmisin
yaa biliyorum işte sürprizini sütü bitireceksin..
eren ise biberonu eline geçtiği an herşeyden kendini soyutlamış halde döne dolana içiyor,yapması gerkenleri tek eliyle halledip yinede bırakmıyor biberonunu,halıda  bacak bacak üstüne yatarak en sevdiği süt içme pozisyonu:)))
sonra wc, belki on kez hadi diyorum olmadı kucaklayıp götürüyorum ,e oda oyuna dönüp sona kalan kaçmaya başlıyor evin içinde tuttuğum gibi wcye..
pijamalarrr en zorlandığım sanırsamm,kaçmaya çalışırlarken kah tepinerek yerde kah koltuğun tepesinde kafalarını kollarını geçirebildimmi tamamdır..
bitmedi dahaa dişler fırçalanacak ,selen kendisi yapıyor artık ama yinede bi elimin değmesi lazım ,erenin dişlerini fırçalarken yüzüm uyuşuyor yahuu ıı ııı de demekten..ellerde sabunlandımı yatağa atıyoruz kendimizi,10 dk kadar tepinme sonra kitap ,bi masal yetmiyor ikincisi olmadı üçüncüsü denecekken ses tonum beni bile korkutmaya başlıyor artık...
selen sus eren yat  bi süre daha cebelleştikten sonra alıyorum kitabımı elime ,ereni ayağıma ..yuppii esnemeye başaldılar sersemledilerde iyice ,ahanda birisi dalmak üzere
ama bitmediii 
-ANNEE SUUUUU
-BENDEEEE
hehe su ile yatakatan kaldırmaya çalışacaklardı ama ben hazırlamıştım zaten yatağın başucuna:))
aa bu arada birde babanın eve gelme saatiyle yatak vakti çakışıyor , anahtar sesini duymamaları lazım yakalandıkmı bu merasimi tekrar yaşamak zorunda kalıyoruz bazen..yada uyanık ben anladıysam merdivenlerden çıkışını , sesimi son hız yükseltip şarkılar söylüyorum bağıra bağıra sorular soruyorum duymasınlar kapının sesiniki baba sessizce eve sızabilsin :))

1 Ekim 2010 Cuma

yaşları yakın iki çocuk...çevreden çoğunlukla, zor olmalı sözcükleri baştan beri..evet ilk altı ay zordu ne yalan söyleyim,erenin gaz sancıları bütün ihtiyaçları bana bakan iki çocuk..peş peşe hamileliklerim ve nasıl yetişeceğim diye bocalayan ben..

birisini beslerken diğerini ayağımda avutmaya çalıştığım günleri anımsayınca gülümseyebiliyorum artık:)yada ikisini birden kucağımda 3 kat merdiveni çıkarırken..
sonra kızım müthiş bi öğretici olup çıktı, bazen dayatarak bazende kelime kelime usanmadan tekrarlayarak..

büyüdükce birbirlerine bağlılıkları arttı atmasınada kavgalarda büyüdü ,seloşun saçını erenin elinden çözmek zorunda kalıyorum bazen, erenin hırsla ard arda gelen saldırılarından selene siper oluyorum..
birde iddialaşma başladıki akıllara zarar..ikiside önce ben diye fırlıyor yerinden, ilk bardağa dolan su ne kıymetli ,wcye ilk oturabilen yada ayakkabısını ilk giyen..
şşştt durun demeye kalmadan itişme sonra çemkiren anneye karşı ittifak anında..
son zamanlarda mutlu olduğum bişey daha var,gittiğimiz yer neresi olursa olsun  arkadaş arama telaşı yok artık..ne birilerinin dikkatini çekmeye çalışmak ne anne söylede benimle oynasın duymuyorum..
gel eren seni sallayayım ,eren topuda al oynarız,hadi koşalım beraber...ohh harikaymış ,sakin biyerdeysek bırakıyoruz kendi başlarına tadını çıkarıyorlar...kurdukları oyuna dahil olmak isteyenler bile çıkyor:))

30 Ağustos 2010 Pazartesi

28.08.2008

saat 16 civarı kokusunu çektim içime minik erkekimin halada doyamıyorum 2 gündür tekrar tekrar sarılıyorum..
artık konuşuyor anlıyor hatta türküler bile çığırıyor:)asabi adam pozları yada espri kabiliyetinin başlamış olması gülümsetiyor,merhameti küçük sevgi gösterileri duygulandırıyor,oyun tarzı şkelillendikce oldu dedirtiyor kısacası..
iyiki doğdun mehmet erenimm.seni çok ama çok seviyoruz.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

tatil


Resim yazısı ekle
haftasonu kaçamakları iyi gelmiyor bana,hem daha fazla kalmak dinlenmek istiyorum hemde evime biran önce dönmek..aslında ne iyi olurdu denize yakın biyerde ikamet etmek,ankaranın olmayan doğası boğuyor heleki memurlar şöyle doya doya bir ay izne çıktıklarında imrenmiyor değilim uzun dinlencelere..geçtiğimiz haftasonu küçük bir gezi yaptık karadenize abanaya..yorucu olmasına rağmen çocuklarımın mutluluğunu görmek yetti.. su kuşlarını çıkaramadık denizden selen daha sakin oturup kum su kova vakit geçirirken eren suya taş atmak dalgaları tekmelemek gibi sert tavırlar sergiledi:))

23 Temmuz 2010 Cuma

istanbul

haftasonu halamızın oğlunun söz merasimi dolayısıyla istanbuldaydık..başta iki çocukla yolculuk nasıl olur, ev düzeni olmadan yapamam diye isteksizdim çok istememe rağmen istanbulu görmeyi...eşimin yoğun ısrarı ile çıktık yola, ben hala endişeliyken ve henüz çocuklar uyanmadan bitmişti bile yolumuz:)

6 Temmuz 2010 Salı

geçen hafta erenle başlayan kulak boğaz kızarıklığı selenede bulaştı yine:((
pazar günkü piknik maceramız selenin dönüş yolunda ateşlenmesiyle sona erdi,sabahta ateşli uyanınca kreşe gitmedi bugün.. keyifli bir balkon kahvaltısı yaptık ucu her ne kadar bana büyük iş çıkarsada,meyve suyu bardağına simitler çaylar bol bol şeker peynir karışımları bir bardaktan diğerine karıştırılıp e annedende ses çıkmayınca zevkini çıkardı bücürüklerim..
hatta bulaşıklarıda selen yıkamayı üstlendi..sandalyeyi çekip bir güzel yıkadı!!!eren dururmu oda durulamak istedi ama o kadarınada müsade edemedim biliyorum olanca su hem üstünde hemde yerlerde olacak..
sandalyeyi çekip ereni olay mahalinden uzaklaştırmak isterken kıyamet koptu..
selen hışımla yanıma geldi,
-ne ağlatıyosun bebeyi?gel abam gel
sandalyeyi kaptığı gibi lavabonun yanına, suyuda sonuna kadar açıp bana dönüp tekrar çemkirdi
-çocuğu ağlatma yıkasın oda
hay allam yaa peki selen abla deyip çekildim ne yapayım:)))))birde böyle erenin gönlünü edeceği zamanlar abam demesi varya,normal zamanda ablamdıya!
şimdiden adam idare etmeyi vede kullanmayı öğrendi, canı istemezse ereni dinliyormuş gibi tamam deyip başından savmalar yada anneye söylede bunu yapalımlar..
başıma çete olacaklar ondan korkuyorum:))

30 Haziran 2010 Çarşamba

-selen en sevdiğin şey ne senin?
-şekerrrr
-hııımmm şekermiii :((((
hem babaya hem bana sarılarak
-sizi gidi lolipoplar siziiii....


erencim tamam dermisin  MAM ,mam değil taa mamm ,MAA MAAMMM ...
adın ne senin EYEN .(bazende abi:))
annenin adı AYÇE
ablanın adı DELEN
babanın adı BUNDANA :))

-selen beni ne kadar seviyorsun
-10
-peki babanı
-11
-öylemii
-ama anne babam geç geliyor işten zaten yazık değilmi ona.
-?????

22 Haziran 2010 Salı

tam 10 babalar günü babamsız..nasıl özlüyorum  şefkatli ses tonunu,pamuk sakallarını,kocaman cüssesinde hep buğulu ama mutlu bakan güzel gözlerini..o buğunun sadece bize, çocuklarına bakarken oluştuğunu şimdi anlıyorum..
sırf yanında toplanalım diye küçük ziyafetler bahane ederdi canım babam benim..yemeğe olan aşırı tutkusu bu ziyafetlerde köreliverirdi karşımıza geçip bizi izleyebilmek için.. heleki birimiz eksik olsun  o sofrada, yarı keyfi kaçar iki lafın birinde bidahaki sefere tam olmamızı tembihlerdi..
en küçük olmak bana, babamın dizinin dibinde daima benim oturmam gibi dünyanın en güzel lüksünü yaşattı..o güzel sohbetleri özlemle içimde..
sevecen ,etrafta saygın ,mert  bi okadarda yufka yürekliydi babacım..
yuvasına, yavrularına(bize tek sesleniş şekliydi)  ve en önemlisi annecime çok çok bağlıydı..
keşke kalbi bu kadar zayıf olmasaydı ,keşke o bayram dizinin dibinden hiç ayrılmasaydım  babacım diye binlerce kere daha ellerini öpebilseydim sakallarını okşayabilseydim..
keşke selenle ereni görebilse çocuklarımda dedelerinin o kocamann yüreğindeki sevgisinden nasibini alabilseydi..
seni çok özlüyorum  biricik babacım..
BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN

7 Haziran 2010 Pazartesi

ne zaman değişiklik olur, iyi gelir hepimize desem başımıza bi iş geliyor.haftasonumuzu çankırıda halamız amcamızla geçirelim babamızda dinlensin özlesin bizi diye çıktık yola fekatt seloş yarı yolda tutturdu babamı özledim halamı öpüp sarılalım dönelim hemen, hep olduğu gibi tamam bakarız ikna oldu...gider gitmezde ilgi sarhoşu şımarıklık zirvede, dedenin kucağında çay bardağına ayağını vurup ayağının üst kısmını yakınca herşey biranda alt üst oldu.soğuk su,hastane acili, kremler, çığlık çığlığa can acıtan ağlamalar vs vs bunu ikinci defa yaşamaksa hepsinden beteri.ne çok ağladı kızımcım ağrı kesici etkisini gösterene kadar ,ne kadar canı yanmıştır kimbilir, tıpkı erenimonun ilk yaşına basmasına günler kala elini firın camına yapıştırdığı günkü gibi.
işin ilginci dökülen çayın miktarıyla yanan bölgenin saçma farkı.bardaktan sadece bikaç yudumluk  eksilmiş,çok sıcak olduğu için çorap muhavaza edip yaydı galiba sıcağı, zaten çorabı çıkarırken derisi kalkmıştı..sonrası bildik sahneler, ota çöpe ağlamalar bazen solo bazende erenle koro halinde..olayla ve sonrasıyla ilgili fikir yürütmeler,ev ahalisinin başından geçen yanık vakalarının hikayeleri,çocuk yetiştirmenin zorlukları her kafadan bi ses, dinler gibi yaptım galiba çünkü aklım ağlamaktan sesi kısılmış acıyı falan unutup bitkin bir halde uykuya teslim olmuş yaffrumda..sabaha ağrısı büyük ölçüde azalmış uyandı yalnız nazın sınırları zorlanmakta hala daha..yarasıda kısa zamanda kapanır ümit ediyorum..
bundan sonrada yatılı biyerlede kalmakmı, zamanı belirsiz rafa kaldrıldı..olursada babamızsız asla..

30 Mayıs 2010 Pazar

kreş 27mayıs 2010

sonunda bizde okullu olduk..nerdeyse bir aydır beklentilerimizi karşılayacak bi kreş buluruz ümidiyle çevrede bakmadığımız kreş kalmadı..ama yok, kiminin düzenlemesi kiminin öğretmeni yada uygulamaları derken bizim kafamıza göre olmayacak bu iş deyip başladı selen cuma günü kreşe..sözümüzü tutmalıydık artık ,nerdeyse bir aydır yaz geldiğinde gideceğini söylediğimizi hatırlatıp
-bakın dondurma yiyoruz artık
-kısa kolluda giymeye başladım
-çiçeklerde açtı
diyerek kanıtlarıyla hakkı olan için bastırıyordu:)
dün sabah aldı çantasını sırtına tuttu babasının elinden koyuldu yola..ardından baktığımda, minicik hay allahım ne işi var ben evdeyken  şimdiden okullarda, hemen vazgeçsede göndermesem diye düşüne düşüne öğle almaya gittiğimde ağlamaklı 'ben burda uyumak istiyordum,neden geldin anne'ile karşılaştım..hani bana koşsa çok özledim anne falan dese nasıl hoşuma gidecekti ama olsun demekki memnun kaldı, arkadaşlar değişik ortam kendi gönlü ile oduğu için iyi gelecek diyede sevinmedim değil..
işin birde eren tarafı var,dün giderken birde baba ile nerdeyse yarım saat ağladı baba aba diye,aklına geldikce kapıya gidip dayandı:)neyseki öğleye kadar şimdilik..
devamı nasıl olacak merak ediyorum...

8 Mayıs 2010 Cumartesi

son günlerde

çok ara  verdim biliyorum ,yine hem kendime hem çocuklara vakit yetiştiremiyorum..şuan uyuyor bıdıklarım yorgunluk ve hastalığın verdiği halsizlikle..
selenle başlayıp şiddetini erende daha fazla gördüğümüz hastalıkları nerdeyse bir aya yaklaşacak:( kulağı kızarmış oğluşumun iki gün şiddetli ateş ve ağrı, bugün daha iyi gibi ama ikisininde öksürüğü hala geçmedi..hal böyle olunca eren nerdeyse tüm vaktini omuzlarımda geçiriyor..
üzülüyorum..çok uzadı ..selenle geçen vaktimiz azaldı..eren keyifsiz..babamız sabırsız..ben herkesi idare etmek zorundayım..
birde kızıma kreş arayışına girdik,yarım gün uyku saatine kadar  kaliteli vakit geçirecek eğlendirecek bir yer bulamadık daha..onun mutlu olacağı bir yer buluruz ümidindeyim hala:)
bu arada eren kelime haznesini selen tatlı dilli olmayı bütün hızıyla geliştiriyor...
son günlerde küçük iyiliklerim  karşılığı ''anne sen en büyük yardımcımsın'' cümlesini çok duyar oldum..her aklına geldiğinde anneler gününde bana ne alsa telaşı,kah en sevdiği oyuncağı kah elleriyle toplayacağı çiçekler(bunun için çiçekli parka gitmemiz gerekiyormuş)..
 dünyanın en güzel kokulu, en güzel renkte en en en şeker iki çiçeğinin ANNEsi olmak bana yetiyor bir bilse..

15 Nisan 2010 Perşembe

babamız çok yoğun çalışıyor,sabah gittiğini hiçbirimiz göremiyoruz..çarşamba günleri bize ayırabileceği erken geldiği haftanın tek günü..genellikle avmlere gidiyoruz önce top havuzu daha sonra yemek ve alışveriş..alışveriş kısmı oyuncakcı yada bebe mağazalarıyla kısıtlı..
bu akşam üzeri rutinimize uyup çıktık..bütün enerjimizi alışveriş merkezinde atıp bindik arabamıza:)evin önüne geldiğimizde zavallı ayağım gün boyunca koşturmadan ve  son saatlerinide dolaşarak geçirdiğinden iflas etmek üzere ayakkabımı çıkardım kii selen farketti..
-anne ayakkabını çıkarmışsın.
-evet selen acıdı biraz, ondan.
-ozaman sen arabada yat dinlen.
-peki kızımcım ama siz nasıl uyuyup, sabahda nasıl kahvaltı yapacaksınız.
-babam varya o yatırır birde pilav yapar değilmi baba..
babası koltuklarına karpuz sığmaz halde havalı havalı
-evet kızım ben yaparım.
-ama yumurtayı pişirdiğin gibi olmaz demi???????
bundan aylar önce sevgili kocişim bıldırcın yumurtası pişirmeye yeltenmiş, yağı ocağa koyup
 küçücük yumurtaları kabuğundan çıkarana kadar yakmıştı hem yağı hem yumurtayı:))
o an mustafanın yüzündeki bozgunu karelemek nasıl isterdim...aralarında büyük aşk olan sevgili kızının gözünde yemek yapamayan baba olmak dokundu çok:)
banada heyyooo mustafayla '' bilmem kaç milyona -1'' skor yaptırdı..
birde bu kadar zaman geçmişken aradan, bu başarısızlığı hatırlaması aa bunudamı unutmadı dedirtti..

11 Nisan 2010 Pazar

kardan adam

ortaokul yıllarımda yılbaşı çekilişlerinde bir iki kişiye bunun hazırı hediye edilirdi mutlaka:)
pamukla yaptığımız kardam adanımız.
kavanoz kapağına yapıştırdık hazır olduktan sonra..
kavanozun içinede köpük parçaları koyduk, ters çevirince kar yağıyor..

kum boyama


bütün alışveriş merkezlerinde görüyordum ama yaptırmayı ess geçtiğim(nasıl olduysa:)) kum boyamayı babası keşfetmiş beraber çıktıkları bigün..yapmaya bayıldığı bi aktivite,şimdiden gardrobunun üstü çeşitlenmeye başladı minik resimlerle..

10 Nisan 2010 Cumartesi

selenden

-annee baksana bi erenin yüzündeki ifadeye..
-off babaa öyle saçma şey olurmu hiç...
-erencim sen daha küçüksün oraya çıkman imkansız..
-anne ben yada eren yapsın noolurr...
gün içinde bunlar gibi okadar çok yeni kelime yakalıyorumki ağzından şaşıyorum. minik kızım konuşuyordu evet iki yaşından beri ama konuşma tarzıda büyümeye başladı kendisi gibi..babasıyla o uzun konuşmalarını yaparken dişlerimizi sıkıyoruz ısırmamak için :) hele kitap okurken bütün bildiği masallardan sentezler yapıp sunuyor yeni yeni hikayelerini..

erene akıllar veriyor kitaplar okuyor ve annesi oluyor oyunlarında..yazık küçüğümde gün içide şaşırıyor nasıl hitap edeceğini:)
eren son bir haftadır abba diyor selene..arada kaçırıyor ağzından dedde(selen),selenmi oğlum dediğimde abba diye değiştiriyor hemen:)artık herşeyi anlıyor ama yinede ıııh ıhhh tekrarlattıyor istediğimi gerçekleştirmiş olsada..oda iki gün sonra ablası gibi ahkam kesmeye başlayacak biliyorum,yapmamı istediği şeyi dolaylı yollardan anlatarak kıvama getirecek annesini..parmaklarında oynatıyorlar dediklerinde anne istemezse olmaz diye düşündüğüm çoğu şeyi yaşamaya başladım..

bunun gibi kaç gerçekle karşılaşacağım bakalım çocukları büyütene kadar..

2 Nisan 2010 Cuma

ben çocukken

Çocukluğumu düşünüyorumda ,bizim zamanımızda ne legolar ne fonksiyonlu bebekler nede bu kadar eğitici oyuncak çeşidi vardı.Neyle oynuyorduk dersem ablamla ortak oynadığımız bir plastik bebek birde babamın yaptığı demir beşiğimiz.O plastik bebeğe nerden bez bulup kıyafet dikeceğimizi şaşırırdık:)Annemin peşinde bişeyler örse diye az koşturmadık.

 Hava kararana kadar dışarda oynama hakkımız ve kocaman bahçeli gecekondu  evimiz ,çocuklarla taşan sokağımız vardı.Oyun hamuru niyetine bahçemizde özenle hazırladığımız çamurdan,tabak tencere hatta piknik tüpümüzü yapıp kuruturduk bir gece..
Oyun hamuruymuş kurumayan kummuş kendi imalatımız işte hepsi,biraz su biraz toprak gelişsin hayal gücü..

Bilye oynamaya bayılırdım her defasında elimdekileri kaybetme pahasına erkek çocuklara.
Domates, salatalık, elma ,poğaça(poğaçanın piştiği günleri özellikle seçerdik)ve tatlı olarak bisküvi ile pikniklerimiz olurdu bahçede. Hazırlık aşaması özenle,şimdilerde akşama misafir alacağım günlerdeki telaşımdan fazla olurdu koşturması :))

Kocaman bir kayısı ağacımız vardı bahçemizde ,çiçek açtığı zaman ayrı zevkli meyvesini yerken daha zevkli olurdu tırmanıp oturmak..

Özlüyorum... Özlemle gülümseyerek anımsıyorum ,masum korkusuz çocukluğumu doya doya yaşamışım dediğim o günlerimi...



26 Mart 2010 Cuma

yemek

Şu aralar iştahsız ikiside.zorlanıyorum ne sever ne yerler diye, hastalık sonrası hep oluyor nedense:(
Çorba kurtarıcım oluyor böyle zamanlarda ikisininde çiğneme derdi olmadan  yutuvermeleri işimi kolaylaştırıyor.Çorba çeşitlendirmesi yapıyorum içine kah farklı sebzeler kah bulgur atarak birazda içim rahat.
Selen yemek konusunda zorlatıyor ki baştan belliydi bu hiçbir kaşık mamasını yedirememiştim.Yoğurt bütün akşam yemeklerine eşlik ediyor ;süt yatarken bir bardak, yazın sabahlarıda içiyor portakal alternatifi olmayınca selen,eren hala bir çaybardağını geçmiş değil şu ana kadar.
Kahvaltılarımızıda çeşitlendiremiyoruz maalesef ,ana menüden hiç sapmıyorlar, birkaç zeytin, portakal suyu içinde pekmez, omlet yada melemen tarzı ekmekle yedirebileceğim yada krep,ekmek balığı olan menüyü tercih ediyorlar..
3 anaöğün 2 araöğün şeklinde düzenimiz..Ayrı ayrı yedirmek uzun süremi alıyor ,önce eren sonra seloş.Bir ara beraber yedirmeyi denedim ama ikiside yarım yamalak oyun derdine geçiştirdiler, vazgeçtim.
Makarna, nolut pilaff, patates selenin tercih sırasında ilkleri ,eren ne versen
yer cinsten şimdilik..Meyveyi  seviyorlar ,abur cubur çok tercih edilmiyor, selenin kıyılan çikolatası ve erenin toptopu dışında :)
Kendileri yemeye meraklılar ,selen gün içinde bir öğün yiyor fekat bikaç kaşıkla doyuveriyor.Erende şimdilik yoğurt yada meyveyi büyük hevesle, bak nasıl yiyorum vermiyorsun birde edalarıyla yarısı suratında yarısı ağzında  kalanıda el kremi niyetine ellerine sıvazlanarak mıncıklanarak yiyebiliyor(mu?).
Birde her öğün öncesi şu var .Canım kızımcım uyanıkya ,daha erenin yemeği hazırlanırken
-ben yemicemmm 
-off yinemi selen
-tamam yerim ama yatmıcammm
-iyi kitapta okumayız
-anneee ben şaka yapmıştım gerçek sandınmıı 
:))

21 Mart 2010 Pazar

yaptıklarımız(6)

oyunlara boyamalara erende dahil olmaya başladı ,küçük adamım vazgeçmiyor zaten elde edene kadar :) önce kalemleri vermeye başladım ,karalamayı öğrendi hemen ama hikaye kitaplarını koruma altına almam gerekti.suluboya denemişliği bile var :) ikisininde hoşuna giden kaptan kaba mercimek taşıma..

yaptıklarımız(5)

nette birçok yerde gördüğüm yumurta kaplarını eğlenceye çevirmenin yollarından birisi ..selenin şimdiye kadar yaptıklarımızdan en çok hoşuna gidenler arasında :) tırtılımızz...

20 Mart 2010 Cumartesi

yaptıklarımız(4)



selenin şu aralar en sevdiği faaliyetlerden nokta birleştirme...bazen şekiller yapmaya çalışıyorum bazende selenin direktifleriyle koyuyoruz noktaları,  birde rakam ekledimmi alıyor kalemi ...

18 Mart 2010 Perşembe

bitti...

selen12 eren 18 ay..
anneliğimi bana kat kat hissettiren, hayatımın en zevkli dakikaları  emzirme sanslarımız sona erdi.selende yeniden hamile kaldığımdan zorunlu olmuştu .kendimi kötü hissetsemde önemli 6 ayı emerek geçirmiştik ve artık sadece keyif için tatlı niyetineydi anne sütü.
erene zor olacak bıraktırmak ,büyüdü bağlandı diye düşünürken daha ikinci geceden şaşırttı benim küçük adamım. meğer hazır olmayan benmişim.gece uykularımız düzene girsin alacağını aldı artık diye çıktığım yolda tepetaklak olan ben oldum.sadece 3. günün sonunda alırmı tepkisi ne olacak diye teklif ettiğim sevgili memasını reddetti,bağlanan emzirdikçe mutlu olan beni:(
büyümeye başladığını ,kişisel ihtiyaçlarımı kendim karşılamaya başlıyorum artık tavırlarını kabul etmenin zamanı yaklaşıyor sanırım.
ama içim rahat anne sütümüz kısıtlı olmasına rağmen,bırakma eğilimlerinin  olduğu zamanlarda inatla devam ederek ne iyi etmişim.bigün bitecekti ve o gün oğluşumun 18 ayını doldurduğu günmüş. şükürler olsun rabbime bu mucizevi dakikaları bana yaşattı.miniklermimede afiyetler oldu...

27 Şubat 2010 Cumartesi

bugün beşinci gün hastayız..erenle başladı, bikaç gün burun akıntısı ve inanılmaz bir geniz akıntısı sonra tıkanıklık.. tam iyi oldu ,sonu gelmek  bilmeyen huysuzluğu, yere yatıp yatıp ağlamaları kesiliyor derken selen ateşli uyandı uykusundan önceki gün ..dr.ları orhan amcaya gitmek farz olmuştu ..ikiside gribal enfeksiyon teşhisiyle, birer öksürük birer soğuk algınlığı şurubuyla döndü eve..tabii birde iğne oldular antibiyotik ,muayene sırasında selen sen otur anne ben kendim muayene olucam dedi ve öylede oldu dr ne istediyse yaptı :)  iğneye gelince kıyameti kopardı yaptırmamak için.
eren se muayene sırasında  yaptı bütün huysuzluğunu iğnede dermanı yoktu direnmeye zaten ...
çocuk büyütürken en zoru hastalanmaları..yemek olayı bitiyor ,normal zamanda şuruba meyve suyu muamelesi yapan çocuklarım bütün güçleriyle içmemek için savaşıyorlar, birde tabiiki huysuzluk.gönüllerini yapmak nerdeyse imkansız hep bi mızırtı nameleri evin içinde..heleki ikisi birden hastaysa.babada biri, bende diğeri,ateş düşürücüler ateş ölçerler su bardakları offf..
bu kış bir-iki grip dışında harika geçiyor derken yalancı baharın tuzağına düştük ..umarım uzun sürmez hala devam eden şiddetli öksürükleri ..çok yıpranıyoruz maaile böyle zamanlarda , şu anda bir sihirli değnek istiyorum anında herşeyi normale döndürecek :))

20 Şubat 2010 Cumartesi

kes-yapıştır(3)






Çıkış noktamız bebek resmi çizip kıyafet giydirtmek (yapıştırmak) idi ama yemeğe az bir zaman kaldığı için basitleştirip , ikinci resimde görünen elinde büyük katılımıyla dosyamıza kaldırılacak şaheserimiz. Aslında bunları yaparken çocuklarımı eğitip eğlendirmek amacım ama benimde hoşuma gitmiyor değil .

selenin bayrağı(2)

Dün sabah bayrak istedi selen ,hemen gözümde türk bayrağı canlandırıp yapma aşamasına geçmiştim kii ,
-benim bayrağım sarı olsun
-kızım ay yıldızlı türk bayrağı yapacağız
-benekli istiyorum ben
taslağını selenin oluşturduğu bayrağımız ....

18 Şubat 2010 Perşembe

eren...


uykusuz huzursuz bi bebeklikten çıkmaya başladı artık oğlum ...kendi kendine oyalanması oyunlar kurmaya çalışmasını izlemek çok zevkli ...ama önünde ablası gibi bir örnek olunca oyunları daha çok bebek sallama, toka takmaya çalışma yönünde oluyor :) fakat arabalarını öyle ustaca kullanıyorki şimdiden ,görülmeye değer ...
oyuncak kavgalarında ağlayıp yanıma gelen taraf selen olunca çekiştirerek ablasına elindekini verip susturmaya çalışıyor...
ayrıca çokda cesur ,selenin şu yaşına kadar çıkmaya tırmanmaya yeltenemediği yerlere çıkıp şaşırtıyor bizi ...birbirlerinden öyle değişik şeyler öğreniyorlarki ...
taklit yeteneğide süperr ...kedi gibi niiiyavvlaması incecik sesiyle :)
kitaplardaki hayvanların resimlerini sorduğumuzda seçebiliyor çoğunu ...eline kitabı alıp okuyorda ,seri bi şekilde kendi dilince :)
bezini açtığımda derin bi ohh çekiyor üfleyerek ,çoraplar çıktığındada vaauuvvvv diyor ,sıkıntıyı sevmiyor sanırım :)
genelde neşeli bir bebek ,çok canı yanmazsa düşüp kalkmalarında ağlamaz ...
babası ile boğuşmaya bayılıyor...güldüğümüz bi hareketi olduğunda bıkmadan defalarca tekrarlıyor ...
acıdı dediğimizde koşup yanağımızı öpüyor,itiraf ediyorum bunda hileye çok başvuruyoruz çünkü nasıl güzel oluyor koşup öpmeye çalışması :)
birde kendi yeme isteği var ne olursa olsun döke bulaştıra, olmazsa asabileşebiliyor ....
anne ,baba ,nanane ,düştü ,attı ,bay bay, çu(su),nünanii(günaydın),yeye(selen),mama,çuçub(çubuk kraker),çufçuf (tren),bebi(bebek) anlaşılır bikaç kelimesi 17 aylık olmuşken...
kilosu 12 , boyu86cm
büyüyor güzel yüzlü meleğim ....

16 Şubat 2010 Salı

hazine(yaptıklarımız1)



zamane çocuğu olmasındanmıdır bilmiyorum yetişemiyorum kızımın hızına....çok sıkılgan, aktivitesiz bir dakika geçirmek istemiyor ...haa öyle herşeyde hoşuna gitmiyor :) şu günlerde en çok parmak boyası, kağıt kırpma ve evcilik oynamayı seviyor ... buda beni gittiğim heryerde araştırmaya itiyor...hoşumada gidiyor beraber planlar yapmak uygulamak...pazar günü havanın ılınmasını fırsat bilerek attık kendimizi dışarıya ki kış boyu alışveriş merkezlerinin havasını solumak boğmaya başlamıştı...altınparka gittik ,erenle babası yürümenin tadını çıkararak ardımızda , seloş çimlerde daha bikaç adım koşmuşken
-aaa anne bak baak ne buldum
kozalaklar dikkatini çekmiş çamların altında ,aldık çantamıza bikaç tane ...
akşamda boyadıklarımızı kalorifer peteğinde kurumaya bıraktık sabah çığlık çığlığa
-anne hazinelerim çiçek açmış ....

12 Şubat 2010 Cuma

DOST


güne 'seni seviyorum'
sözcükleriyle başladım,
yeni uyanmış telefonu
sabah sabah kim olabilir diye açtığımda ...
canım dostum ,
ablam, çocuklarımın ikinci ananesi narin ablaydı karşımdaki ...sadece bizi sevdiğini söylemek için aradığını söyleyip öperek kapattı telefonu ...nasıl iyi geldi anlatamam ,bunu bazen bende sevdiklerime yapmalıyım diye düşündüm :)
bizde seni çok seviyoruz nananeee (eren in ilk söylediği sözcüklerinden bitanesi )
hayatımızda olduğun için minnettarım ...

biz....


biz dördüz diyoor selen son günlerde ...
8 yıl özlemle beklediğimiz sürpriz meleğimle 16 ocak 2007 de 3 olduk, ardından o henüz 20 aylıkken ailemizin son üyesi erenimiz 28 ağustos 2008 de girdi hayatımıza ...
artık 4 kişilik kocamann bir aileyiz ...
bundan bikaç yıl önce anne olma fikri sadece hayallerimde kalacak diye düşünürken bugün evimizde ,kah kıkır kıkır birbirini güldürmeye çalışan kah ellerinde birbirinin aynı iki oyuncak için didişen iki miniğimiz var...
hayatımız tamamen onlar oldu ...alışverişe gittiğimizde yada yola çıkarken attığımız her adımdan önce çocuklara göre planlar yapılıyor...
gece yatmadan önce gün boyu ne yediler, ne dediler, neler yaptılar birkez daha dile getiriliyor...
bazen çocuksuz günlerimizde ne konuşuyorduk yada şimdi dolu dolu yaşadığımız hatta 24 saatin yetmediği günlerimizde neler yapıyorduk diye düşünüp gülümsüyoruz ...
iyiki hayatımızı doldurdular ...
iyiki doğdular ....
iyiki bizi anne-baba sıfatına kavuşturdular ...

sizi çoookk seviyorum güzel prensesim yakışıklı erkekim....

11 Şubat 2010 Perşembe



uzun zamandır aklımdaydı blog....başlangıcı kızım ile kardeşinin ilk yanyana geldikleri foto ile olsun istedim....

İzleyiciler