Çocukluğumu düşünüyorumda ,bizim zamanımızda ne legolar ne fonksiyonlu bebekler nede bu kadar eğitici oyuncak çeşidi vardı.Neyle oynuyorduk dersem ablamla ortak oynadığımız bir plastik bebek birde babamın yaptığı demir beşiğimiz.O plastik bebeğe nerden bez bulup kıyafet dikeceğimizi şaşırırdık:)Annemin peşinde bişeyler örse diye az koşturmadık.
Hava kararana kadar dışarda oynama hakkımız ve kocaman bahçeli gecekondu evimiz ,çocuklarla taşan sokağımız vardı.Oyun hamuru niyetine bahçemizde özenle hazırladığımız çamurdan,tabak tencere hatta piknik tüpümüzü yapıp kuruturduk bir gece..
Oyun hamuruymuş kurumayan kummuş kendi imalatımız işte hepsi,biraz su biraz toprak gelişsin hayal gücü..
Bilye oynamaya bayılırdım her defasında elimdekileri kaybetme pahasına erkek çocuklara.
Domates, salatalık, elma ,poğaça(poğaçanın piştiği günleri özellikle seçerdik)ve tatlı olarak bisküvi ile pikniklerimiz olurdu bahçede. Hazırlık aşaması özenle,şimdilerde akşama misafir alacağım günlerdeki telaşımdan fazla olurdu koşturması :))
Kocaman bir kayısı ağacımız vardı bahçemizde ,çiçek açtığı zaman ayrı zevkli meyvesini yerken daha zevkli olurdu tırmanıp oturmak..
Özlüyorum... Özlemle gülümseyerek anımsıyorum ,masum korkusuz çocukluğumu doya doya yaşamışım dediğim o günlerimi...
çocukluğumuzu doya doya özgürce doğayla içiçe yaşadıktan sonra apartmanlarda büyüyen çocuklarımız içimi burkuyor benim...
YanıtlaSilevet nihancım benimde öyle.onlarında hızla gelişen teknolojileri var işte:(
YanıtlaSil