15 Nisan 2010 Perşembe

babamız çok yoğun çalışıyor,sabah gittiğini hiçbirimiz göremiyoruz..çarşamba günleri bize ayırabileceği erken geldiği haftanın tek günü..genellikle avmlere gidiyoruz önce top havuzu daha sonra yemek ve alışveriş..alışveriş kısmı oyuncakcı yada bebe mağazalarıyla kısıtlı..
bu akşam üzeri rutinimize uyup çıktık..bütün enerjimizi alışveriş merkezinde atıp bindik arabamıza:)evin önüne geldiğimizde zavallı ayağım gün boyunca koşturmadan ve  son saatlerinide dolaşarak geçirdiğinden iflas etmek üzere ayakkabımı çıkardım kii selen farketti..
-anne ayakkabını çıkarmışsın.
-evet selen acıdı biraz, ondan.
-ozaman sen arabada yat dinlen.
-peki kızımcım ama siz nasıl uyuyup, sabahda nasıl kahvaltı yapacaksınız.
-babam varya o yatırır birde pilav yapar değilmi baba..
babası koltuklarına karpuz sığmaz halde havalı havalı
-evet kızım ben yaparım.
-ama yumurtayı pişirdiğin gibi olmaz demi???????
bundan aylar önce sevgili kocişim bıldırcın yumurtası pişirmeye yeltenmiş, yağı ocağa koyup
 küçücük yumurtaları kabuğundan çıkarana kadar yakmıştı hem yağı hem yumurtayı:))
o an mustafanın yüzündeki bozgunu karelemek nasıl isterdim...aralarında büyük aşk olan sevgili kızının gözünde yemek yapamayan baba olmak dokundu çok:)
banada heyyooo mustafayla '' bilmem kaç milyona -1'' skor yaptırdı..
birde bu kadar zaman geçmişken aradan, bu başarısızlığı hatırlaması aa bunudamı unutmadı dedirtti..

11 Nisan 2010 Pazar

kardan adam

ortaokul yıllarımda yılbaşı çekilişlerinde bir iki kişiye bunun hazırı hediye edilirdi mutlaka:)
pamukla yaptığımız kardam adanımız.
kavanoz kapağına yapıştırdık hazır olduktan sonra..
kavanozun içinede köpük parçaları koyduk, ters çevirince kar yağıyor..

kum boyama


bütün alışveriş merkezlerinde görüyordum ama yaptırmayı ess geçtiğim(nasıl olduysa:)) kum boyamayı babası keşfetmiş beraber çıktıkları bigün..yapmaya bayıldığı bi aktivite,şimdiden gardrobunun üstü çeşitlenmeye başladı minik resimlerle..

10 Nisan 2010 Cumartesi

selenden

-annee baksana bi erenin yüzündeki ifadeye..
-off babaa öyle saçma şey olurmu hiç...
-erencim sen daha küçüksün oraya çıkman imkansız..
-anne ben yada eren yapsın noolurr...
gün içinde bunlar gibi okadar çok yeni kelime yakalıyorumki ağzından şaşıyorum. minik kızım konuşuyordu evet iki yaşından beri ama konuşma tarzıda büyümeye başladı kendisi gibi..babasıyla o uzun konuşmalarını yaparken dişlerimizi sıkıyoruz ısırmamak için :) hele kitap okurken bütün bildiği masallardan sentezler yapıp sunuyor yeni yeni hikayelerini..

erene akıllar veriyor kitaplar okuyor ve annesi oluyor oyunlarında..yazık küçüğümde gün içide şaşırıyor nasıl hitap edeceğini:)
eren son bir haftadır abba diyor selene..arada kaçırıyor ağzından dedde(selen),selenmi oğlum dediğimde abba diye değiştiriyor hemen:)artık herşeyi anlıyor ama yinede ıııh ıhhh tekrarlattıyor istediğimi gerçekleştirmiş olsada..oda iki gün sonra ablası gibi ahkam kesmeye başlayacak biliyorum,yapmamı istediği şeyi dolaylı yollardan anlatarak kıvama getirecek annesini..parmaklarında oynatıyorlar dediklerinde anne istemezse olmaz diye düşündüğüm çoğu şeyi yaşamaya başladım..

bunun gibi kaç gerçekle karşılaşacağım bakalım çocukları büyütene kadar..

2 Nisan 2010 Cuma

ben çocukken

Çocukluğumu düşünüyorumda ,bizim zamanımızda ne legolar ne fonksiyonlu bebekler nede bu kadar eğitici oyuncak çeşidi vardı.Neyle oynuyorduk dersem ablamla ortak oynadığımız bir plastik bebek birde babamın yaptığı demir beşiğimiz.O plastik bebeğe nerden bez bulup kıyafet dikeceğimizi şaşırırdık:)Annemin peşinde bişeyler örse diye az koşturmadık.

 Hava kararana kadar dışarda oynama hakkımız ve kocaman bahçeli gecekondu  evimiz ,çocuklarla taşan sokağımız vardı.Oyun hamuru niyetine bahçemizde özenle hazırladığımız çamurdan,tabak tencere hatta piknik tüpümüzü yapıp kuruturduk bir gece..
Oyun hamuruymuş kurumayan kummuş kendi imalatımız işte hepsi,biraz su biraz toprak gelişsin hayal gücü..

Bilye oynamaya bayılırdım her defasında elimdekileri kaybetme pahasına erkek çocuklara.
Domates, salatalık, elma ,poğaça(poğaçanın piştiği günleri özellikle seçerdik)ve tatlı olarak bisküvi ile pikniklerimiz olurdu bahçede. Hazırlık aşaması özenle,şimdilerde akşama misafir alacağım günlerdeki telaşımdan fazla olurdu koşturması :))

Kocaman bir kayısı ağacımız vardı bahçemizde ,çiçek açtığı zaman ayrı zevkli meyvesini yerken daha zevkli olurdu tırmanıp oturmak..

Özlüyorum... Özlemle gülümseyerek anımsıyorum ,masum korkusuz çocukluğumu doya doya yaşamışım dediğim o günlerimi...



İzleyiciler